Özüm henüz doğmadan okuduğum
“BEZSİZ BEBEK” isimli kitaptan sonra tuvalet iletişimi hakkında daha da bir
bilgi sahibi oldum. Ve umarım ben de kızımla bu iletişimi sağlayabilirim diye
içimden niyet ettim ama, her okuduğum
kitap sonrasında olduğu gibi üzerinden geçen aylar sonrası “balık” hafızama
yenik düşüp herşeyi unuttum J
Sadece bunun anne ile bebek arasındaki bir “iletişim”” olduğunu, tuvalet eğitimi
ile aynı şey olmadığını ve kesinlikle bebeğin ihtiyaçlarına cevap verebilmeyi
gerektirdiğini hatırlıyordum. Geri kalan herşeyse flu idi.
Özüm doğduktan sonra ise “Acaba nereden
başlamalıyım?” diye tekrar elime alma gereği bile duymadım kitabı. Zaten kitaptan
okuduklarım değil, birebir deneyimlediklerim yönlendirecekti beni bundan
emindim.
Deneyimledikçe de gördüm ki bebekler
aslında çok da karmaşık değiller. Karnı acıktığında, altını kirlettiğinde ve
uykusu geldiğinde ağlayarak yardım istiyorlar sadece. Yani 3 bilinmeyenli
denklem. Biri değilse diğeri, o da değilse diğeri. (Özüm hiç gaz problemi
yaşamadığı için onu buraya eklemedim ama varlığından haberdarım ve yaşayanlardan
çok hoş birşey olmadığını biliyorum sadece).
Karnı acıktığında ne yaparız peki? Hemen memeye, en huzur bulduğu yere
koyarız bebeği öyle değil mi? Peki ya uykusu geldiğinde? Türlü yollarla
uyutmaya çalışırız huysuzlanan bebişleri artık kolayımıza hangisi gelirse, ya
da onun hangisinde daha rahat ettiğini düşünüyorsak, vs. vs. Peki tuvaleti
geldiğinde ne yapmalıyız sizce? Ona en konforlu ortamı yaratıp sıkıntısız bir
şekilde buna yardımcı olmaya çalışmak olabilir mi mesela? Yoksa 24 saat altında
duran, çok da sağlıklı olmadığı artık hepimizce bilinen bezlere yapmasını mı
beklemeliyiz hem de her tarafına bulaştırmasına izin vererek? Ne bileyim bana
ilki çok ama çok daha sıcak geldi. Özüm’den aldığım sinyaller sonrasında da açıkçası
bekleyemedim hiçbirşey yapmayıp altını kirletmesini. Hemen altını açıp rahat
bir şekilde buna aracı olmak istedim. “Sinyaller mi?” diyorsunuz değil mi?
Evet, sinyaller... Bebek bununla ilgili sinyaller veriyor. Zaten 24 saatini
onunla yapışık geçiren annenin kolaylıkla algılayabileceği türden sinyaller hem
de. Ve siz bu sinyali aldığınız zaman bezine yapmasına izin vermiyorsunuz
tuvaletini.
Özüm’le bizim maceramız yaklaşık
2.5 aylıkken başladı. Verdiği sinyalleri aldığımda altını açıp doğru tuvalete
götürüyordum ve tuvalete yapmasını sağlıyordum o da hemen akabinde yapıyordu
tabi. Sinyali doğru algıladığınız sürece sıkıntı yok. Hiç uzun süreler beklemek
zorunda da kalmadım bu yüzden. Bezi açmamla başlayan mutluluk süreci tuvaletin
bitmesi ile daha da bir artıyordu. Yalnız bileklerimle alakalı yaşadığım bir
problemden ötürü (de quervain tendiniti) tuvalete tutarken zorlanıyordum. Yine de acıyı hiç hesaba katmadan bu uğurda
ilerlemek istiyordum. Bir de şu dışarıdan gelen tepkiler olmasa daha da bir
keyifli olacaktı bu süreç ama. “Ne gerek var?”
“Niye bebeği rahatsız ediyorsun?” “Bırak bezine yapsın, temizleriz.”
“Zaten bileklerin ağrıyor niye daha da zorluyorsun” vs. vs. Özüm’e ve tuvalet iletişimine harcamadığım
kadar çok zaman ve eforu bu soruları bertaraf etmek için harcıyordum ben J
“Ne gerek var?”
Şöyle ki, bu şekilde bebeğimin
çok daha konforlu olmasına yardımcı oluyorum bu bir. Doğası gereği zaten altı
bağlıyken tuvalet ihtiyacını gidermeye değil, altı açıkken bu ihtiyacı
gidermeye yatkındırlar bu iki (Bezini açar açmaz tuvaletini yapıyor hikayeleri
hep bu sebeptendir işte). Bez kullanma süresi
daha az ve bezi bırakma süreci çok daha sancısız olacak bu üç.
“Niye bebeği rahatsız ediyorsun?”
Rahatsız mı? İhtiyacını
giderdikten sonra yüzünde açan güller bir rahatsızlık belirtisine benziyor mu
hiç? Bilakis bunu yapmaktan ve yapabiliyor olmaktan o kadar mutlu ki!
“Bırak bezine yapsın, temizleriz”.
Bile bile, duya duya bezine
yapmasına izin verdiğimde onun konfor alanına daha fazla müdahale ettiğim bir
gerçek ve asıl bu şekilde temizlenmekten rahatsız olduğu da aşikar. Üstelik o
kadar çok bulaşıyor ki vücuduna ve o sırada hemen müdahale edemeyecek
durumdaysanız da asıl konforsuzluk bu noktada başlıyor.
“Zaten bileklerin ağrıyor niye daha da zorluyorsun?”
İşte bu belki de en masum ve en
iyi niyetli soru. Ama bu yola girdikten sonra yarıda bırakmak istemediğimden ve
bebeğimin böyle daha mutlu olduğunu hissettiğimden sanırım. Analık içgüdülerim
herşeyden ağır bastığından bir de J. Bunun
için de taktikler geliştirdim zaten, bileğimin ağrımadığı sabit bir pozisyon
bulup onu korumak gibi. Başarabildiğim sürece sıkıntı yok. Başaramadığım
zamanlarda ise ara vermek durumunda kalıyordum tabi istemeye istemeye. Evde
benden başka gönüllü kimse de olmadığından bu konuda yine dönüp dolaşıp iş bana
düşüyordu. Neyse ki bunu yapmak bana acıdan daha çok mutluluk veriyordu.
Ha bir de şu soru var: “Çok erken
değil mi tuvalet eğitimi için?”
Onun da cevabı şu:
“Tuvalet iletişimi” ile “tuvalet
eğitimi” birbirlerinden çok farklı! Tuvalet iletişiminde bebeğin doğal
ihtiyaçlarını hissedip yardımcı olmak var, zorla birşey öğretmeye çalışmak
değil. Tuvalet eğitimi ise tam tersi “bezine yapmayı öğrenen bebeğe bu sefer de
bezine yapmamayı öğretmek” yani zorlama kısım asıl bu aşamada devreye giriyor.
Tuvalet iletişimi zaten vaktinde ve kendiliğinden olan birşeydir aslında.
Her bebek ve anne için zamanı ve
şekli muhakkak ki farklılık gösterecektir ama gerçekten bebeğinizi iyi
gözlemleyebildiğiniz sürece hiç de zor değil onunla bu iletişimi sağlamak.
2.5 aylıkken başladığımız bu
maceraya zaman zaman ara vermek zorunda kalmışlığım var fiziksel
konforsuzluğumdan dolayı ama kendimi iyi hissettiğim 5. Aydan itibaren hiç
kakalı bez almadığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Oturmaya başladığı
6.aydan itibaren de lazımlık kullanmaya başladı Özüm. Artık uzaktan gördüğünde
bile lazımlığı eğer tuvaleti varsa gülücükler atıyor tepinerek hem de J
Çişe gelince tabi ki o kaka kadar
kolay değil. Sinyalleri de o kadar açık değil. O yüzden ben günün belli
saatlerinde lazımlığa oturttuğum zaman yakaladıklarımla mutlu oluyorum
şimdilik. Ama %90 eli boş dönmüyorum bu girişimlerimden. Özüm lazımlığa
oturduğunda tuvaletini yapması gerektiğini biliyor. Şu an 8.5 aylık ama 6.
aydan itibaren de bu şekildeydi. Bir sonraki aşamamız o çişini ya da kakasını
yaparken çıkardığım ses ya da söylediğim kelimeleri, ihtiyacını hissettiğinde
kendisinin söylemesi. O da çok uzak gözükmüyor ne mutlu. Bakalım Özüm ne zaman
tam anlamıyla “BEZSİZ BEBEK” olacak merakla bekliyorum ben de J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder