Tamam peki, yapalım da nedir bu
BLW?
BLW yani “Baby Led Weaning” aslında birebir çevirisinde
bebeğin kendi kendini sütten kesmesi anlamına geliyor ama kullanım anlamında
bizdeki karşılığı “bebeğin kendi kendine beslenmesi”.
“Nasıl yani?” ya da “Ne zaman?”
sorularını duyar gibiyim.
“Ben”ce cevabı: Bebek hazır
olduğu zaman. Yani o ne zaman isterse. Her bebek birbirinden farklıdır sonuçta.
Dolayısı ile hepsi için geçerli olabilecek bir kural, bir değer vs. olduğuna da
pek inanmıyorum. Anne ve bebeğin arasındaki ilişkinin “içgüdüsel” olması
gerektiğine inanıyorum ve de. Yani zamanı ve şekli aslında bebek tayin edecek.
Yine de değişmeyen koşul olarak, ilk 6 ay bebeğin anne sütü ile beslenmesinin
önemini ve gereğini vurgulayıp bizdeki maceraya bir göz atalım.
Sanırım 4.ay civarında babası
Özüm’ü kahvaltı sofralarına misafir etti kucağında. İyi bir gözlemci olan Özüm
sanki tenis maçı izler gibi izlerdi bizim yemek yiyişimizi. Bir sofradan alınan
yiyeceğe, bir o yiyeceğin ağızla buluştuğu noktaya bakıp dururdu. Bizim de
yüzümüze gülücükler kondururdu ve de. Sonrasında bunu yemek yeme refleksi
yapışı takip etti. Ağzını şapırdatmaya başladı bir süre sonra da. Biz de kendi
kendimize suçluluk duymaya başladık. “Canı çekti, yazık kızıma” falan diye J Tabi ki önünde daha
birkaç ayı vardı bu lezzetleri de keşfetmek için, o yüzden pek de oralı
olmuyorduk.
6.ayına yaklaşmak üzereydi Özüm.
Artık onun için doğru vaktin geldiğini hissetmiştim. Oturmaya da yaklaşık eş
zamanlı başlamıştı zaten. Mama sandalyesine oturtup ilk sabah kahvaltısını
paylaştım onunla. Menüde ne mi vardı? İşte aşağıda: yani köy yumurtası sarısı,
ev yapımı keçi loru ve biraz da su.
Tadım günleriydi ne de olsa.
Herşeyden ufak ufak yemeli, 3 gün kuralına göre de bu besinlere karşı bir
alerjik reaksiyon verip vermeyeceği gözlemlenmeliydi. Çok şükür ki olmadı. Hem
bunda, hem de bundan sonraki tadımlarında. Aslında benim en büyük korkumdu
alerjik bir bebeğe sahip olmak çünkü bir taraftan benden ötürü genetik bir
yatkınlığı olacaktı. Diğer taraftan da zamane bebeklerinin çok büyük bir
yüzdesi alerjikti. Bu yüzden zaten, onu koruyabilmek adına doğum öncesi beslenmemden,
doğal doğum kararıma, kimyasalsız sürdürdüğüm yaşantıma, ilaç, aşı vs.
uygulamalarında çok ama çok temkinli davranmama kadar pekçok konuda “öbür
tarafta” yer alıyordum. Yani “sürüden kaçıyordum”. Bu yazının konusu değil ama
burada saydıklarımı belki daha geniş bir şekilde ele alır ve “Peki Neden
Sürüden Kaçan Koyun?” sorusuna da cevap verebilirim ileride.
Dönelim BLW’ye. Biz ilk günden
itibaren iyi bir BLW ekibiydik Özüm’le. Annesi ve kızı bu konuda bir kez olsun
çekinmedi, bir kez olsun tereddüt etmedi. Ama onlar dışında herkeste ufaktan
bir huzursuzluk vardı.
Ya boğazına kaçarsa? Ya boğulursa?
Tabi ki yepyeni bir deneyimle
tanışıyordu, hiç tökezlemeden alışma sürecine geçmesi pek olası değildi. İlla
ki o da öğürecekti, ağzındakini çıkarmaya çalışacaktı belki de. Ben de
heyecanlanıp ona yardım etmeye çalışacaktım. Olmadı mı? Oldu tabi. Ama yine de
ona çok güveniyordum. Nerden geliyordu bu güven duygusu bilmiyorum ama öyleydi
işte. Bir de şunu öğrenmiştim ki,
bebeklerdeki öğürme refleksi bizlerden çok daha erken devreye giriyor yani
aslında boğazına kaçmasından önce öğürerek onu engelliyor. Bu yüzden belki de
çok da rahattım bu konuda. Dik oturtup başını da dik tutmasını sağladıktan
sonra korkulacak hiçbir şey olmadığını da görmüştüm ilerleyen dönemlerde. Ve
benle beraber etrafımızdaki herkes de. Sonrasında da onlar için de çok ama çok
eğlenceli dakikalar demek olmuştu BLW. Babası bile dışarıda beslenirken
Özüm, “Boğazına kaçar dikkat edin”
uyarılarına, “Birşey olmaz, o kendi halledebilir” cevabını verebilecek kadar
güvenir olmuştu kızına J
Ne mutlu bize idi!
Peki kendi kendine beslenmek
neden önemli? derseniz:
Bir kere bebeğin bunu erken
vakitte yapabildiğini görmesi, onun kendine güven duygusunu pekiştiriyor. Yemek istediği şeyi, yemek istediği miktarda
yiyiyor. Yani zorlama olmuyor. BLW’ye uygun pişirme ve sunum teknikleri bebeğin
besinlerin lezzetlerini birebir
algılamasına ve daha çok lezzetle dolaysız olarak buluşmasına neden oluyor.
Herbirinin dokusunu, tadını, rengini vs. ayrı ayrı algılıyor. Yani duyu
organları devrede, eğlenerek yiyiyor yemeğini. İleriye dönük beslenme
sıkıntılarının, yemek seçme vs. de engellenmesine ya da daha az olmasına
yarıyor. Tek sıkıntı, hem o hem de etraf birazcık J batıyor. Ama o zaman da ne
diyoruz? : Kirlenmek güzeldir!
Şöyle bir soru sorayım size:
Hanginiz her öğün lapa ya da
muhallebi kıvamında bir şeyin zorla ağzınıza sokulmasından hoşnutluk
duyardınız? Tadı değişik, ama görüntü aynı ve belki siz acıkmadınız ama yemek
zorundasınız. Kulağa pek de hoş gelmiyor sanırım. Evet bence de.
İşte o yüzden BLW.
Bir bebeğin BLW yapabilmesi için
de tabi bazı gereklilikler var. Mesela elinde rahatça kavrayabileceği, parmak
yiyecekler şeklinde öğünler sunmak. Çorba gibi sıvı yiyecekleri de bardakla
içirmek.
Özüm ilk günden itibaren çok
güzel uyum sağladı BLW’ye. 7.ayında ilk çorbasını içerken minik bardağını
elimden çekip kendi kendine de içebildi hatta. Şimdilerde ise annesini kıskanma
aşamasında, kendi küçük bardağı ile değil, annesi gibi su bardağında içmek
istiyor içeceklerini. Yardım ediyorum tabi ama kısa süreli de olsa elimden
zorla alıyor onu da.
Bu arada hiç kaşık kullanmadım mı
peki? Tabi ki kullandım. Açıkçası hiçbir zaman, hiçbir konuda çok kuralcı bir
şekilde hareket etmek istemedim. O an öyle gerekiyorsa geleneksel yöntemle de
besledim tabi bebeğimi. Ama Özüm şu an 8.5 aylık ve kesinlikle kaşıkla
beslenmek istemiyor. Kendi kendine beslenmeye alışan bebiş başka türlüsüne
burun kıvırıyor resmen. Bu da BLW’nin kötü yönü sanırım J
Gelelim en önemli soruya. “Peki
yemekle arası nasıl Özüm’ün?”
Hiçbir yemeği seçmediğini
söylesem. Ve hergün kefir ve avokadosunun fix olduğunu. Brokoliyle aralarındaki
aşka ise hiç değinmeyeceğim zira kıskanıyorum kendilerini J Böyle işte. “Aaaaa ne
güzel yemek seçmeyen bebeğin var” demeyin lütfen çünkü bunları da aslında bebek rahme düşmeden önce ekilenlerin
biçilmesi olarak görüyorum. Yani kendi beslenme alışkanlıklarınız, damak
tadınız, yemek seçip seçmemeniz ve ek gıda sürecinde bebeğinizin beslenmesine
hangi noktadan baktığınız direkt olarak etkiliyor bebeğinizi de. Tabi ki
istisnalar olabilir ama onlar da kaideyi bozmuyor neyse ki ;)
Sözün “ÖZ”ü: BİZ kalp BLW J
...
Minik not: Yukarıdaki yazıyı bundan tam 5.5
ay önce yazmışım. Yani Özüm şu an 14 aylık. Ama BLW öyle derin bir deniz ki, bu
ana kadar yazdıklarım beni tatmin etmemiş ki beklemeye almışım ekleyeceklerim
olacak diye. Ama o gün bugündür de el sürmemişim tabi annelik mesaisinden
fırsat bulup. Artık daha fazla bekletmeyip bu haliyle paylaşayım, gerekirse de
ekleyeceklerimle ilgili 2.bir BLW yazısı yazayım diyorum yoksa hem çok uzun
olacak hem de yine gereksiz bir vakit kaybı.
Bu yazım daha çok BLW’nin genel anlamda
ne olduğu ile ilgili oldu, diğer yazıda Özüm Kız’ın bu yoldaki maceraları,
nasıl blwbebisiozum olduğu
(bu isimde bir instagram hesabı var Özüm kuzusunun evetJ ), bu süreçte annesinin ona
hazırladığı çok renkli ve eğlenceli tabaklar ve süreçle alakalı komik anektodlar
olabilir. Belki de daha fazlası... Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bekleyip
görelim ;)