27 Temmuz 2016 Çarşamba

HADİ GEL “BLW” YAPALIM!





Tamam peki, yapalım da nedir bu BLW?

BLW yani  “Baby Led Weaning” aslında birebir çevirisinde bebeğin kendi kendini sütten kesmesi anlamına geliyor ama kullanım anlamında bizdeki karşılığı “bebeğin kendi kendine beslenmesi”.

“Nasıl yani?” ya da “Ne zaman?” sorularını duyar gibiyim.

“Ben”ce cevabı: Bebek hazır olduğu zaman. Yani o ne zaman isterse. Her bebek birbirinden farklıdır sonuçta. Dolayısı ile hepsi için geçerli olabilecek bir kural, bir değer vs. olduğuna da pek inanmıyorum. Anne ve bebeğin arasındaki ilişkinin “içgüdüsel” olması gerektiğine inanıyorum ve de. Yani zamanı ve şekli aslında bebek tayin edecek. Yine de değişmeyen koşul olarak, ilk 6 ay bebeğin anne sütü ile beslenmesinin önemini ve gereğini vurgulayıp bizdeki maceraya bir göz atalım.

Sanırım 4.ay civarında babası Özüm’ü kahvaltı sofralarına misafir etti kucağında. İyi bir gözlemci olan Özüm sanki tenis maçı izler gibi izlerdi bizim yemek yiyişimizi. Bir sofradan alınan yiyeceğe, bir o yiyeceğin ağızla buluştuğu noktaya bakıp dururdu. Bizim de yüzümüze gülücükler kondururdu ve de. Sonrasında bunu yemek yeme refleksi yapışı takip etti. Ağzını şapırdatmaya başladı bir süre sonra da. Biz de kendi kendimize suçluluk duymaya başladık. “Canı çekti, yazık kızıma” falan diye J Tabi ki önünde daha birkaç ayı vardı bu lezzetleri de keşfetmek için, o yüzden pek de oralı olmuyorduk.

6.ayına yaklaşmak üzereydi Özüm. Artık onun için doğru vaktin geldiğini hissetmiştim. Oturmaya da yaklaşık eş zamanlı başlamıştı zaten. Mama sandalyesine oturtup ilk sabah kahvaltısını paylaştım onunla. Menüde ne mi vardı? İşte aşağıda: yani köy yumurtası sarısı, ev yapımı keçi loru ve biraz da su.




Tadım günleriydi ne de olsa. Herşeyden ufak ufak yemeli, 3 gün kuralına göre de bu besinlere karşı bir alerjik reaksiyon verip vermeyeceği gözlemlenmeliydi. Çok şükür ki olmadı. Hem bunda, hem de bundan sonraki tadımlarında. Aslında benim en büyük korkumdu alerjik bir bebeğe sahip olmak çünkü bir taraftan benden ötürü genetik bir yatkınlığı olacaktı. Diğer taraftan da zamane bebeklerinin çok büyük bir yüzdesi alerjikti. Bu yüzden zaten, onu koruyabilmek adına doğum öncesi beslenmemden, doğal doğum kararıma, kimyasalsız sürdürdüğüm yaşantıma, ilaç, aşı vs. uygulamalarında çok ama çok temkinli davranmama kadar pekçok konuda “öbür tarafta” yer alıyordum. Yani “sürüden kaçıyordum”. Bu yazının konusu değil ama burada saydıklarımı belki daha geniş bir şekilde ele alır ve “Peki Neden Sürüden Kaçan Koyun?” sorusuna da cevap verebilirim ileride.

Dönelim BLW’ye. Biz ilk günden itibaren iyi bir BLW ekibiydik Özüm’le. Annesi ve kızı bu konuda bir kez olsun çekinmedi, bir kez olsun tereddüt etmedi. Ama onlar dışında herkeste ufaktan bir huzursuzluk vardı.

Ya boğazına kaçarsa? Ya boğulursa?

Tabi ki yepyeni bir deneyimle tanışıyordu, hiç tökezlemeden alışma sürecine geçmesi pek olası değildi. İlla ki o da öğürecekti, ağzındakini çıkarmaya çalışacaktı belki de. Ben de heyecanlanıp ona yardım etmeye çalışacaktım. Olmadı mı? Oldu tabi. Ama yine de ona çok güveniyordum. Nerden geliyordu bu güven duygusu bilmiyorum ama öyleydi işte.  Bir de şunu öğrenmiştim ki, bebeklerdeki öğürme refleksi bizlerden çok daha erken devreye giriyor yani aslında boğazına kaçmasından önce öğürerek onu engelliyor. Bu yüzden belki de çok da rahattım bu konuda. Dik oturtup başını da dik tutmasını sağladıktan sonra korkulacak hiçbir şey olmadığını da görmüştüm ilerleyen dönemlerde. Ve benle beraber etrafımızdaki herkes de. Sonrasında da onlar için de çok ama çok eğlenceli dakikalar demek olmuştu BLW. Babası bile dışarıda beslenirken Özüm,  “Boğazına kaçar dikkat edin” uyarılarına, “Birşey olmaz, o kendi halledebilir” cevabını verebilecek kadar güvenir olmuştu kızına J Ne mutlu bize idi!

Peki kendi kendine beslenmek neden önemli?  derseniz:

Bir kere bebeğin bunu erken vakitte yapabildiğini görmesi, onun kendine güven duygusunu pekiştiriyor. Yemek istediği şeyi, yemek istediği miktarda yiyiyor. Yani zorlama olmuyor. BLW’ye uygun pişirme ve sunum teknikleri bebeğin besinlerin lezzetlerini  birebir algılamasına ve daha çok lezzetle dolaysız olarak buluşmasına neden oluyor. Herbirinin dokusunu, tadını, rengini vs. ayrı ayrı algılıyor. Yani duyu organları devrede, eğlenerek yiyiyor yemeğini. İleriye dönük beslenme sıkıntılarının, yemek seçme vs. de engellenmesine ya da daha az olmasına yarıyor. Tek sıkıntı, hem o hem de etraf birazcık J batıyor. Ama o zaman da ne diyoruz? : Kirlenmek güzeldir!





Şöyle bir soru sorayım size:

Hanginiz her öğün lapa ya da muhallebi kıvamında bir şeyin zorla ağzınıza sokulmasından hoşnutluk duyardınız? Tadı değişik, ama görüntü aynı ve belki siz acıkmadınız ama yemek zorundasınız. Kulağa pek de hoş gelmiyor sanırım. Evet bence de.

İşte o yüzden BLW.

Bir bebeğin BLW yapabilmesi için de tabi bazı gereklilikler var. Mesela elinde rahatça kavrayabileceği, parmak yiyecekler şeklinde öğünler sunmak. Çorba gibi sıvı yiyecekleri de bardakla içirmek.

Özüm ilk günden itibaren çok güzel uyum sağladı BLW’ye. 7.ayında ilk çorbasını içerken minik bardağını elimden çekip kendi kendine de içebildi hatta. Şimdilerde ise annesini kıskanma aşamasında, kendi küçük bardağı ile değil, annesi gibi su bardağında içmek istiyor içeceklerini. Yardım ediyorum tabi ama kısa süreli de olsa elimden zorla alıyor onu da.

Bu arada hiç kaşık kullanmadım mı peki? Tabi ki kullandım. Açıkçası hiçbir zaman, hiçbir konuda çok kuralcı bir şekilde hareket etmek istemedim. O an öyle gerekiyorsa geleneksel yöntemle de besledim tabi bebeğimi. Ama Özüm şu an 8.5 aylık ve kesinlikle kaşıkla beslenmek istemiyor. Kendi kendine beslenmeye alışan bebiş başka türlüsüne burun kıvırıyor resmen. Bu da BLW’nin kötü yönü sanırım J

Gelelim en önemli soruya. “Peki yemekle arası nasıl Özüm’ün?”

Hiçbir yemeği seçmediğini söylesem. Ve hergün kefir ve avokadosunun fix olduğunu. Brokoliyle aralarındaki aşka ise hiç değinmeyeceğim zira kıskanıyorum kendilerini J Böyle işte. “Aaaaa ne güzel yemek seçmeyen bebeğin var” demeyin lütfen çünkü bunları  da aslında bebek rahme düşmeden önce ekilenlerin biçilmesi olarak görüyorum. Yani kendi beslenme alışkanlıklarınız, damak tadınız, yemek seçip seçmemeniz ve ek gıda sürecinde bebeğinizin beslenmesine hangi noktadan baktığınız direkt olarak etkiliyor bebeğinizi de. Tabi ki istisnalar olabilir ama onlar da kaideyi bozmuyor neyse ki ;)


Sözün “ÖZ”ü: BİZ kalp BLW J


...
Minik not: Yukarıdaki yazıyı bundan tam 5.5 ay önce yazmışım. Yani Özüm şu an 14 aylık. Ama BLW öyle derin bir deniz ki, bu ana kadar yazdıklarım beni tatmin etmemiş ki beklemeye almışım ekleyeceklerim olacak diye. Ama o gün bugündür de el sürmemişim tabi annelik mesaisinden fırsat bulup. Artık daha fazla bekletmeyip bu haliyle paylaşayım, gerekirse de ekleyeceklerimle ilgili 2.bir BLW yazısı yazayım diyorum yoksa hem çok uzun olacak hem de yine gereksiz bir vakit kaybı.



Bu yazım daha çok BLW’nin genel anlamda ne olduğu ile ilgili oldu, diğer yazıda Özüm Kız’ın bu yoldaki maceraları, nasıl  blwbebisiozum  olduğu (bu isimde bir instagram hesabı var Özüm kuzusunun evetJ ), bu süreçte annesinin ona hazırladığı çok renkli ve eğlenceli tabaklar ve süreçle alakalı komik anektodlar olabilir. Belki de daha fazlası... Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bekleyip görelim ;) 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder