23 Kasım 2016 Çarşamba

RAW, VEGAN, "YOK"SUL PASTAM :)





Bu resimde görmüş olduğunuz güzellik ilk, vegan ve çiğ pasta denemem oldu. "Pasta da yok yok" değil, pekçok "yok var":)  Yani un YOK, Rafine şeker YOK, Gluten YOK,  hayvansal herhangi bir besin YOK,  pişirme derdi YOK,  ve en güzeli suçluluk YOK :)

Ben hem yaparken hem de yerken çok keyif aldım ve paylaşmak istedim. Denemek isteyenlere buyrunuz tarif ;)

Malzemeler:

Alt katman: 

-3 su bardağı kuru dut
-2 su bardağı hurma (Önceden birkaç saat suda bekletirseniz kıvam alması kolaylaşacaktır)
-3/4 su bardağı ham kakao (%100 kakao)
-1/4 su bardağı agave şurubu (akçaağaç şurubu ya da bal da olabilir-bal olursa vegan olmaz ;) )
-1 yemek kaşığı limon suyu
-1 fiske tuz (orjinal tarifte vardı ben eklemedim)
-1 yemek kaşığı vanilya özü (ya da bir fiske vanilya tohumu-ben vanilya çubuğu bulamadığım için bunu da eklemedim)
-Opsiyonel: 2 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı (yumuşamış olması tercihtir) (Bu katmanın daha sert bir yapıda olmasını istersek bunu ekliyoruz yoksa eklemesek de olur)

Üst katman: 

-Yarım bardak hindistan cevizi yağı (sıvı formda ama sıcak olmayacak)
-1/4 bardak ham kakao (%100 kakao)
-3 yemek kaşığı agave şurubu (akçaağaç şurubu ya da bal da olabilir-bal olursa vegan olmaz ;) )
-1 yemek kaşığı vanilya özü (ya da bir fiske vanilya tohumu-ben vanilya çubuğu bulamadığım için bunu da eklemedim)

Süsleme:

İstediğiniz herhangi bir malzeme/meyve vs. ile süsleyebilirsiniz. Ben orjinal tarife uymadım ve en sevdiğim renk kırmızıya atıf olsun diye frenk üzümleri kullandım. Detaylar aşağıda.




Öncelikle kuru dutları rondodan geçirerek un kıvamına getiriyoruz. Pastamızın unu işte bu dutlar :)
Sonra ana katmanın kalan tüm malzemelerini rondodan geçirerek koyu kıvamlı bir hamur elde ediyoruz. Bu hamuru küçük kelepçeli bir kalıba yayabilirsiniz. Ben metal kelepçesiz kalıp kullandım ve çıkarması kolay olsun diye de kalıbın içerisine önceden yağlı kağıt serdim. (Kağıdı çıkarınca kenarları da çok hoş bir şekil aldı böylece ;) ) Malzemeyi kalıba yaydıktan sonra üzerine bastırarak sıkıştırıyoruz ve üst katmanı yaparken dondurucuya kaldırıp bir miktar donmasını sağlıyoruz.

Üst katman malzemelerinin de hepsini topak kalmayacak şekilde karıştırıyoruz. Dondurucudan çıkardığımız ana katmanın üzerine döküp yeniden dondurucuya kaldırıyoruz. En az 2 saat beklemesi gerekiyor. Bu arada üzerinin süsünün sabit bir şekilde kalmasını istiyorsanız bu malzemeyi döktükten sonra donmadan onları da eklemek iyi olabilir. Ben meyve ve yeşillik koyacağım için yemeden önce süslemek istedim. Tabi bu şekilde de meyveleri sabitlemek bir miktar sıkıntı oldu. Aklıma gelen bir fikri "Acaba olur mu?" diye denedim ve harika sonuç aldım. Bir miktar kakao yağı eritip, koyduğum meyvelerin saplarını birleştirip üzerine döktüm. Kakao yağı kolay donuyor. Buzdolabına koyduktan sonra hemen donup meyveleri sabitledi. Hatta pastayı dilimlerken çıkarmakta zorluk bile yaşadım o derece sağlam oldu yani :) Frenk üzümleri ile nane yaprakları, bir miktar hindistan cevizi rendesi ve kuru dut parçaları ile süsleme kısmını tamamladım ve sonuç ürünü ben çok beğendim ;)

Yiyen arkadaşlarımdan da güzel tepkiler aldım ve tarifi vermemi isteyenler için de bu minik yazıyı yazdım. Denemek isteyen herkese şimdiden afiyet olsun ;)

Not: Pasta minik boy bir pasta oluyor ama öyle yoğun bir lezzeti var ki incecik dilimler bile bir koca dilim pastane pastasından daha doyurucu ve tatmin edici.  Bu da böyle biline :)


17 Kasım 2016 Perşembe

ÇİKOLATA: MUTLULUK MU? SUÇLULUK MU?



Efendim bizim mutfaktan alınan son duyumlara göre “çikolata yapmak” mutluluk hormonu salgılatıyormuş :) Evet evet doğru duydunuz, YEMEK değil YAPMAK! Siz yemek diye biliyordunuz değil mi? Ne yalan söyleyeyim ben de öyle biliyordum :) Çikolata yedikçe mutluluk hormonu olan serotonin artıyor ve insanlar böyle “bir şeker, bir tatlı, bir yumoş yumoş” bir hal alıyor diye biliyordum ve hatta sırf bu beyanatın arkasına gizlenip çikolata yemenin hiç de suçluluk duyulacak birşey olmadığını düşünmeye zorluyordum kendimi ama olmuyordu. Yani bir taraftan mutlu oluyordum belki ama sonrasında hep bir suçluluk, hep bir pişmanlık :)

Neden mi? Yemekten zevk aldığınız herhangi bir çikolata paketinin arkasını çevirin ve içindekiler kısmına bakın. Cevap orada yazıyor. Ne olduğunu bilmediğiniz kelimeleri de birazcık araştırırsanız çözebilirsiniz.  “Oooo ona ayıracak vaktim mi var benim?” diyorsunuz belki. Belki de hiç sorgulamıyorsunuz bile. “Market raflarını süslüyorsa tabi ki yiyelim diye süslüyor öyle değil mi” deyip çok da enterese olmuyorsunuz konunun arka planıyla hatta. Endişe etmeyin bir zamanlar ben de öyleydim. Ama sonra aydınlandım :) Paketlerin üzerine “Kaç kaloriymiş acaba?” diye bakmak yerine “ İçeriğinde ne var acaba?” diye bakmaya başladım. Ve baktıkça da, “mutluluk hormonu”nu bastıracak oranda bir “suçluluk hormonu” salgılanmaya başladı ben de. 

Kolları sıvayıp konunun üzerine biraz eğilince ve “ne yersek oyuz” a inanınca bulunduğunuz konum birden evriliyor.  Siz eski siz olamıyorsunuz artık. (Buna hazırsanız girişin bu işe yani :) ) Böyle olunca da işler bir taraftan çok kolaylaşıyor bir taraftan ise oldukça çetrefilli bir hal alıyor. Kolaylaşması şu şekilde: Artık hazır paketli ürün tüketmemeye elinizden geldiğince gayret ediyorsunuz. Sağlıklı alternatiflerini oluşturabilmek adına da araştırmalar yapıyor, bu alternatiflere ulaşabilmek için kimi zaman emek, kimi zaman vakit, kimi zaman her ikisini de bolca harcıyorsunuz. Ama benim için işin zor olan kısmı bu değil. Aksine işin keyifli olan kısmı bu! Zor olanı ise artık sağlıklı olana ulaşabilmek ihtimalinin her geçen gün azalıyor olduğunu görmek, duymak ve bilmek. İşte hem zor hem de üzücü olan kısım bu!

Piyasa nasıl işliyor peki? Arz talep ilişkisiyle değil mi? Ne kadar çok talep varsa o kadar çok o ürüne ulaşabilme şansımız var. Günümüz tablosuna baktığım zaman gördüğüm görüntü bu yüzden endişendiriyor işte beni. “Sağlıksız ama pratik”, “sağlıksız ama lezzetli” olanı o kadar çok  talep ediyoruz demek ki, ki gözlerimizi alamıyoruz raflarda bu ürünlerin onlarca çeşidinden. Ama ben şuna inanıyorum. Zaman ilerledikçe insanlar vakitlerinin değil sağlıklarının daha önemli olduğunu keşfedecekler ve bu anlamda tercih kullanmaya başlayacaklar. Umarım çok uzun değildir bugünleri görebilmek ve umarım bunu keşfetmek bir şeyleri kaybettikten sonra olmaz ben örneğinde olduğu gibi!

Ha bir de nolur “Nereye kadar koruyabileceğiz kendimizi/çocuğumuzu? Sadece yediklerimiz mi? O kadar çok şey var ki sağlığımızı tehdit eden!” deyip kendimizce teselli aramayalım. Evet maalesef! çok şey var sağlığımızı tehdit eden ve maalesef! ne kadarından ne ölçüde koruyabilirsek kendimizi o kadar şanslı olduğumuzu ilerleyen dönemlerde göreceğiz. O yüzden bahaneler üretmeyelim ve elimizden geldiği kadarını yapmaya çalışalım en azından. Bu bile o kadar çok şey değiştirir ki hayal bile edemeyiz.

Neyse konu uzadı gitti. Aslında bu yazının amacı “Hadi gelin birlikte SAĞLIKLI, DOĞAL çikolatamızı yapalım!” dı. Hala da öyle. Eeee o zaman: Hadi gelin :)

Üstelik o kadar basit ki. Bir kere malzeme tedariği yaptıktan sonra, markete gidip çikolata almaktan daha az vakit harcayacağınızı garanti ederim :)




"EN DOĞALINDAN MUTLU ÇİKOLATA" :)

MALZEMELER

-1.5 yemek kaşığı kadar raw kakao (Yani ham işlenmemiş %100 kakao)
-50 ml kakao yağı (Aktarlardan temin edilebilir.)
-1 adet vanilya çubuğu (Çekirdeklerinin yarısı bu miktar için yeterli oluyor. Ben 2 kalıp yaptım 1 adet vanilya çubuğuyla)
-2 yemek kaşığı kadar da agave şurubu (Başka bir doğal tatlandırıcı da olabilir tabi)



Öncelikle yaklaşık 40 derecede sıvı forma dönüşebilen kakao yağı benmari usulü eritilir. (Malzemelerin olduğu fotoğrafta gördüğünüz yağın erimiş şeklidir yani normalde katı formdadır) Eriyen yağa kakao ilave edilip homojen olana kadar karıştırılır. Arkasından vanilya ve agave şurubu da eklenerek tekrar karıştırılır ve yaklaşık 1 adet kalıp için gerekli ölçüde çikolata elde edilmiş olur.
Ben bu tarifi bademli yaptım. Yani kalıbın alt kısmına yarıya kadar çikolata döktükten sonra buzdolabında bir süre (yaklaşık 5 dakika) beklettim. Kakao yağı hemen katılaştı. Arasına çiğ badem ekleyip, üzerine kalan çikolatayı döküp yeniden dolaba koydum. İstediğiniz sertliğe ulaşınca kalıptan çıkarıp yiyebilirsiniz. Lezzet olarak harika oldu bu çikolata.


Bir diğer versiyonu da hindistan cevizi yağı ile yaptım meraktan ve kıyaslayabilmek adına. Çünkü tariflerde bu şekilde de geçiyordu. Bu versiyonun içine hindistan cevizi rendesi eklemek istedim badem yerine. Yalnız hindistan cevizi yağı kakao yağı kadar çabuk donmadı buzdolabında ve ben de derin dondurucuya koydum. O şekilde yarısı donduktan sonra üzerine hindistan cevizi rendesi ekleyerek yeniden kalan çikolatayı döküp derin dondurucuya kaldırdım. Dondurucuya koymadan önce tattığımda şeker oranının az olduğunu gördüğümden bir miktar daha agave eklemiştim bu versiyona fakat donduktan sonra eklediğim agave kendini gösterdi ve haddinden fazla şekerli oldu. Yani aslında tariftekinden fazla tatlandırıcıya gerek olmuyor muhtemelen! Yapım pratikliği derseniz de kesinlikle kakao yağını hindistan cevizi yağına yeğlerim. 

Bence bu çok pratik ve lezzetli tarifleri siz de muhakkak denemelisiniz. Pişman olmayacağınızın ve aksine hem KENDİNİZ YAPTIĞINIZ hem de YEDİĞİNİZ için serotoninin doruklarına çıkacağınızın da garantisini veririm :) 

Afiyetler olsun!!! Bal da olabilir belki ama şeker olmasın :)

Sağlıkla ;)