25 Aralık 2017 Pazartesi

"Bebek de Yaparım, Kariyer de!" Mİ ACABAAAA?



Rahatlayın diye hemen söyleyeyim dostlar: "Yok öyle bir şey!"

Nil bizi kandırmış resmen :)

Gerçi o çocuk demişti değil mi? O kısmı kulağa biraz daha sıcak geliyor sanki kabul.

Ama ben bebek kısmından bahsedeceğim, benim konum o :)

Evet  çok inanmak istemiştim ben de: Hem bebeğine, hem kariyerine "layığıyla!" odaklanabilen annelerin var olduğu mitine. Hatta ben de onlardan biri olacaktım kafaya koymuştum.

Oldu mu peki?

Olmadı tabi. Bu satırlar da ondan ya zaten :)

Mit mi peki gerçekten?

Gelin onun da sağlamasını yapalım!

Sağ elinizde (ya da sağ beyninizde diyeyim) canınızdan bir parça: evladınız, sol elinizde de (sol beyninizde yani ):  işiniz olsun. Ve siz de her ikisine birden yetmeye çalışan bir garip annesiniz.

Peki nasıl olacak bu iş o zaman?

Hadi irdeleyelim.

İŞ; "Çoğunlukla 8-5 mesaisi olan, planı programı çok seven ve beklemeyi sevmeyen, maddi ihtiyaçlar doğrultusunda tercihli olarak yapılan, seçme hakkınız doğrultusunda ne zaman, ne şekilde, nasıl organize edileceğine kendi karar verebileceğiniz, yabancı birine/birilerine karşı (işveren ya da müşteri) sorumluluklarınızın olduğu, sonunda bir sonuç elde etmek ve hatta zaman zaman da takdir görebilmek amacıyla yapılan, başarıya ulaşmak için çok "çalışmak" gereken, emekliliğinin gelmesi  için gün sayılan bir çalışma ve bu çalışma için verilen emek"tir diyelim.*

BEBEK peki?

BEBEK; "Mesaisi olmayan yani 7-24 olan, plana programa gelmeyen, ne iş ne de başka bir şey için beklemeyi asla kabul etmeyen, maddi değil ama manevi tatmin noktasında rakip tanımayan, tercih etme ve seçme şansınızın olmadığı, ne zaman, ne şekilde, nasıl olacağına bebeğinizin/ihtiyaçlarının karar verdiği yani son sözü hep onun söylediği (ya da böylesinin doğru olduğu), sorumluluğunuzun kendi canınızdan kanınızdan bir miniğe karşı olduğu, takdir edilmeyi beklemediğiniz, tatminin de verilen "emek/ilgi ve sevgi" ile doğru orantılı olduğu, sarf edilen tüm eforun da bundan sebep olduğu, emekliliği hiç gelmeyen ve hatta gelmesin diye de dualar edilen"dir.

Yani;

Nadiren kesişseler de çoğunlukla ayrılır bu ikili çünkü aslında bambaşkadırlar. Ama hayat ve koşullar onları buluşturur bir şekilde. Farklı kümelerin temsilcileridirler  ve bu kümelerin elemanları  kişiden kişiye, koşuldan koşula değişebilir.

Değişmeyen şeyse koşullar ne olursa olsun EVRENSEL kümenin BEBEK olduğu gerçeğidir.

Yani;

Hayatınızdaki en geniş kümeye bebek sahibi olduktan sonra sahip olursunuz.

Ondan öncekiler de, sonrakiler de hep onun alt kümesidirler/alt kümesi olacaklardır. Ve de artık neyi, nasıl ve ne şekilde yaparsanız yapın, hiçbir şey eskisi gibi değildir/olamayacaktır.

Kesişseler de, ayrışsalar da!


*İŞ'le ilgili yaptığım tanımlama kendi düşüncelerimi/hislerimi değil gözlem ve genelleme yaptığım durumları kapsamaktadır. Zira şimdiye kadar hiçbir gün 8-5 çalışma şansına sahip olmadım. Ama yine de emekliliğim gelsin diye de beklemiyorum :) 


Dip not: Bugün 2 Ekim Dünya Mimarlık Günü ve aynı zamanda Dünya Çocuk Günü. Önceleri başlamış  fakat yarım bırakmış olduğum bu yazıyı bugün tamamlamak istedim çünkü ilginç bir tesadüfle mesleğim ve bebeğimi aynı potada gördüm. Oysa şimdiye kadar pek biraraya getirmemiştim onları. Sebebi mi? Yukarıda yazıyor işte. Anladınız siz :) 
Bugün aynı zamanda çok uzun bir aradan sonra işime "tam zamanlı" geri dönüş günüm. O zaman kutlamak lazım değil mi?Kutlu olsun hem mimarlık, hem çocuk, hem de 28 ay sonra mesleğe geri dönüş günüm!

Dip not 2: 
Soru: 2 Ekim'de yazıp 25 Aralık'da paylaşmak da nesi?  Cevap: 2018'e eskilerden hiçbir şey bırakmama, bembeyaz bir sayfa açma telaşı. (Yoksa 2018'e de kalabilirdi bu ihmalkarlıkla :) )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder